TEBLİGAT BORÇLUYA ULAŞMADAN İCRA TAKİBİNE YAPILAN İTİRAZIN HÜKMÜNE İLİŞKİN İNCELEME
Günümüzde her vatandaş UYAP vatandaş portal veya adliyelerden yapılan sorgulamalar neticesinde kendisi aleyhine açılan dava ve takiplerden haberdar olabilmektedir. Bu uygulama her ne kadar bilgilendirici ve merak giderici olsa da kimi durumlarda beklenmedik durumların ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Bu durumlardan birisi de yine UYAP Vatandaş Portal veya haricen öğrenilen bir başka yolla takibe, tebligat ulaşmadan, yapılan itiraza ilişkindir. Takibe yapılan bu itirazın hüküm ve sonuç doğurup doğurmayacağı yargı kararlarında görüş birliği içermemekle birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tebligat yapılmaksızın sunulan itirazın hüküm doğurmayacağını ifade etmektedir. Özellikle konut ve çatılı iş yeri kiralarında taşınmazın tahliyesine yönelik başlatılan takiplerde bu husus önem arz etmektedir. Zira bu tarz dosyalarda tebligat sadece bilgilendirme amacı gütmemekte, alacaklı taraf tebligat evrakı ile birlikte borçluyu temerrüde düşürmeyi hedeflemektedir. İşbu yazıda İcra ve İflas Yasası ve Türk Borçlar Yasası çerçevesinde haricen öğrenilen takibe ilişkin incelemeler ve yorumlardan bahsedilecektir.
İTİRAZIN NİTELİĞİ
İlamsız icra takiplerinde ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi günlük hak düşürücü süre içinde itirazın yapılması gerekmektedir. İtirazın yapılabilmesi için kanunda “ödeme emrinin tebliği” şartı aranmaktadır. Kanun “takibin öğrenilmesini” değil; “ödeme emrinin tebliği” ifadesine yer vermekle itirazın yapılabileceği sürenin başlangıcı tayin etmiştir. İİK madde 62:
İTİRAZ
1 – Süresi ve şekli:
Madde 62 – (Değişik: 18/2/1965-538/33 md.) İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (Değişik ikinci cümle: 17/7/2003-4949/13 md.) İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur.
Maddede yer alan yedi günlük süre hak düşürücü süre niteliğindedir. 7 günlük sürede itiraz etmeyen borçlunun takibe konu borcu ve varsa takip dayanağı belgeyi ikrar ettiği kabul edilir.
Görüleceği üzere “itiraz” takip hukukunda borçluya tanınmış bir haktır. Haklar, ileri sürülmedikçe takip hukuku sujeleri tarafından re’sen dikkate alınmaz. İlaveten sürenin “hak düşürücü” süre olarak tanımlanmış olması da itirazın niteliği gereği bir hak olduğunu belirtir niteliktedir.
Kanun lafzından da görüleceği üzere borçlu bakımından itiraz edilebilirliğin ön şartı tebliğin sağlanmış olmasıdır. İcra ve İflas Hukukunda “gecikmiş itiraz” müessesesi yer alsa da “erken itiraz” olarak kabul görmüş bir uygulama bulunmamaktadır. “Usul esastan mukaddemdir” kuralı gereği şekle sıkı sıkıya bağlılık gerekir. Zira belirli sürelerin başlaması için birtakım işlemlerin tamamlanmış olması şartı aranır. İcra takibine yapılan itirazda da ödeme emrinin tebliğ edilmesi itiraz edebilmenin ön şartıdır.
Ödeme emrine itirazın takip başladıktan sonra ve fakat tebliğ sağlanmadan önce yapılmasının kabul edilmesi hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık teşkil edecektir.
TBK AÇISINDAN KİRACININ TEMERRÜDÜ
Türk Borçlar Yasasında kira bedelleri gereği gibi tahsil edilemediği ve dolayısıyla tahliye etmek istendiği takdirde kiracıya ihtar çekilmesi gerekmektedir. İhtar ile kiracıya, ödenmemiş bedellerin ödenmesi gerektiği, aksi takdirde tahliye edileceğinin belirtilmesi gerekir. Kiracıya ihtar ile verilecek süre konut ve çatılı iş yeri kiralarında 30 gündür. Yani tebliğden itibaren 30 günlük sürenin geçmiş olmasına rağmen kiracı tarafından eksik kira bedelleri yatırılmaz ise kiracının tahliyesi gündeme gelecektir. Konuya ilişkin ayrıntılı bilgiyi bu makalemizden edinebilirsiniz.
İcra Müdürlüğü tarafından çıkartılması gereken Örnek No 13 ödeme emri TBK madde 315’te yer verilen ihtar şartını tamamlar niteliktedir. Kiracının temerrüde düşürülmesi için ihtar çekilmesi ve süre verilmesi gerekir. İhtar ile verilen süre konut ve çatılı işyeri kiralarında 30 gündür. 30 günlük sürenin başlangıcı tebliğ tarihinden itibarendir. İhtarnamenin tebliğ edilmesinden itibaren kiracı 30 günlük yasal süresi içinde borcu ödemediği takdirde temerrüde düşmüş olacak ve tahliyesi gündeme gelecektir. Görüleceği üzere kanunda tebellüğ değil tebliğ şartı aranmaktadır. Borçluya farklı bir yol ile keşide edilecek tebliğ evrakından haberdar olup buna itiraz etmesi de benzer bir netice doğurmaktadır. Takibe ilişkin tebliğ evrakının henüz ulaşmadığı aşamada tebliğ şartı ve dolayısıyla temerrütten bahsedilemeyeceği göz önüne alındığında yapılan itirazın “yok hükmünde” olacağı tartışmasızdır.
Durumu örneklemek gerekirse: A kira bedellerini tahsil edemediği için kiracı B’ye karşı icra takibi başlatır. Takibin E-Devlet sistemi üzerinden öğrenilmesinin hemen ardından itiraz edilir ve müdürlük tarafından takip durdurulur. Bu süreçte henüz ödeme emri tebliğ edilmemiştir. Dolayısıyla kiracı temerrüde düşürülmemiştir. Kiracının temerrüde düşürülmediği süre zarfında açılacak dava itirazın kaldırılması ve tahliye midir, yoksa doğrudan tahliye midir? Eğer kanun lafzı ve itirazın şekil şartları dikkate alınacak olursa yapılan itirazın hüküm ifade etmeyeceği ve dolayısıyla yalnızca tahliye davası açılması gerekecektir. Fakat tahliye davasının açılabilmesi için de tebligat eksikliğinin sonradan tamamlanmış olması aranacaktır. Zira burada tebligat, yalnızca takip hukukunda yer alan bildirim evrakı yerine geçmemekte, ilaveten, TBK’de yer alan, borçlunun temerrüde düşmesine yarayan ihtar şartını içermektedir.
Kiracının temerrüdü
MADDE 315- Kiracı, kiralananın tesliminden sonra muaccel olan kira bedelini veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmezse, kiraya veren kiracıya yazılı olarak bir süre verip, bu sürede de ifa etmeme durumunda, sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir.
Kiracıya verilecek süre en az on gün, konut ve çatılı işyeri kiralarında ise en az otuz gündür. Bu süre, kiracıya yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlar.
YARGITAY UYGULAMASI BAKIMINDAN TAKİBİN HARİCEN ÖĞRENİLMESİ
Yargıtay uygulamasında takibin haricen öğrenilmesine dair görüş birliği bulunmamaktadır. Bir kısım kararlarda haricen öğrenme ile yapılan itirazın geçerli olduğu vurgulanmışsa da 2021 tarihli Hukuk Genel Kurulu kararında haricen öğrenilerek yapılan itirazın hüküm ve sonuç doğurmayacağını ifade etmiştir.
“ İİK’nın 269. maddesinin 2. fıkrasında ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlunun itiraz sebeplerini icra dairesine bildirip yasal ödeme süreleri geçtikten sonra alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteyebileceği öngörülmüştür. Ödeme emri kiracılardan …’a tebliğ edilmediğinden henüz itiraz hakkı doğmamış olup, belirtilen maddedeki itiraz ve ödeme süreleri işlemez. Ödeme emri ile ihtar tebliğ edilmediğinden kiracının temerrüdünden de söz edilemez. İhtar yapılmadığı için kira akdi sona ermeyeceğinden tahliye kararı verilemez. Borçlunun haricen icra takibini öğrenip, icra dairesine itiraz etmesi Kanunun emredici hükümleri karşısında hukukî sonuç doğurmaz. (Y HGK E.2017/3104 K.2021/705 T.08.06.2021)“
Hukuk Genel Kurulu kararında da görüleceği üzere takipten haricen haberdar olunması ve tebliğ öncesi itiraz yapılması halinde itirazın hukuki sonuç doğurmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Benzer nitelikte özel daire kararlarına da değinmek gerekir. Zira husus birden çok kez Yüksek Mahkeme içtihatlarına konu edilmiş, Yargıtay tarafından belirsizlik 2021 tarihi itibariyle HGK kararıyla giderilmiştir.
” İİK ‘nun 62/1. maddesinde; “İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur” hükmü yer almaktadır. Bu durumda, borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmediğinden, borçlunun icra dairesine itirazı sonuç doğurmaz. O halde mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi yerine, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. (Y 12. HD E.2017/4706 K.2018/9705 T.11.10.2018)“
Kararda görüleceği üzere ödeme emrinin tebliğinin henüz sağlanmadığı aşamada yapılan itirazın sonuç doğurmayacağı, dolayısıyla yok hükmünde olduğu ifade edilmektedir.
“Tahliye itirazlı ödeme emri tebliğ edilmediğinden henüz itiraz hakkı doğmamış olup anılan maddedeki itiraz ve ödeme süreleri işlemez. Borçlunun haricen icra takibini öğrenip, icra dairesine itiraz etmesi yasanın emredici hükümleri karşısında hukuki sonuç doğurmaz. (Y 8. HD E.2017/4168 K.2017/16292 T.06.12.2017)“
Yukarıda kararda görüleceği üzere ödeme emrinin tebliğ edilmediği aşamada itiraz hakkının doğmadığı, dolayısıyla sürelerin işleme başlamayacağı ifade edilmektedir. İcra takibine itiraz borçlu tarafından ileri sürülebilen bir haktır. Hakkın doğmamış olduğu aşamada ileri sürülebilirlik şartı sağlanmamaktadır. Yani henüz hak doğmamıştır. Hakkın doğumu ödeme emrinin tebliği ile başlamakta olup öncesinde yapılan itiraz mevcut bir hakka dayanmadığı için hüküm ifade etmeyecektir.
“Davalı kiracının icra takibini haricen öğrenip icra dosyasına itirazda bulunması hukuki sonuç doğurmaz.Bu durumda davalı borçluya usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmediği için, ödeme ve itiraz süreleri işlemeye başlamayacağından, icra mahkemesinden tahliye istenemeyeceği gözetilerek sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekir iken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Y 8. HD E.2017/4300 K.2017/16521 T.11.12.2017)”
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi kararında da yine haricen öğrenilip itiraz edilen takipte borçlunun itirazının hüküm ifade etmeyeceğine vurgu yapılmaktadır. Zira hak henüz doğmamıştır. Hakkın doğumu ödeme emrinin tebliği ile vaki olacaktır.
SONUÇ OLARAK
Genel haciz yoluyla takiplerde takibin haricen öğrenilmesi itiraz hakkı doğurmayacaktır. İtirazın doğumuna sebebiyet veren işlem tebligatın sağlanmasıdır. Tebligatın borçluya ulaşmasıyla birlikte itiraz hakkı ileri sürülebilir hale gelmekte ve yedi günlük süresi içinde hak tüketilebilmektedir. Hakkın 7 (yedi) günlük süresi içinde kullanılmaması halinde ise (hak düşürücü süre olmasından dolayı) hak zayi olmaktadır. Yargıtay’ın bu konuda çelişkiye mahal verecek kararları olsa dahi artık uygulamada kabul görmüş usul bu şekildedir.
Bu hususta emsal sayılabilecek bir dosyamıza ait kararı aşağıda siz değerleri okurlara sunuyoruz. Mezkur dosyada tebligat işlemi öncesinde, haricen öğrenilen takip ve itiraz söz konusu iken takip durdurulmuş; takibin devamı ve kesinleştirilmesi talebi müdürlüğe sunulmuştur. İcra müdürlüğü tarafından talep reddedilmiş, ret kararına karşı İcra Hukuk Mahkemesine müracaat edilmiştir. İcra Mahkemesince “Genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itiraz hakkının doğabilmesi için ödeme emrinin borçluya tebliğ zorunludur. Bu bakımdan borçlunun henüz kendisine ödeme emri tebliğ edilmeden yaptığı itiraz geçersiz olup icra müdürlüğünce takibe devam edilmesi gerekirken aksi yönde verilen karar ise isabetsiz olmuştur.” denmek suretiyle ilgili müdürlük kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
T.C.
İSTANBUL
(.) İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2024/… Esas
KARAR NO : 2024/…
İCRA DOSYA NO :…..
ŞİKÂYET EDEN :…..
VEKİLİ : Av. ORHAN MERCAN
ŞİKÂYET KONUSU : Müdürlük Kararının Kaldırılması
ŞİKÂYET TARİHİ : 03/01/2024
KARAR TARİHİ : 05/04/2024
Mahkememizce yapılan hukuksal nitelendirmeye göre “şikâyet” olarak nitelendirilen başvuru incelendi.
U Y U Ş M A Z L I K
Şikâyet:
Şikâyet eden vekili isteminde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasında İcra Müdürlüğünce verilen …… tarihli kararın hatalı olduğunu, ödeme emri tebliğinin borçluya 10/11/2023 tarihinde yapıldığı, borçlunun ise takibe 08/11/2023 tarihinde itiraz ettiğini, bu itirazın icra müdürlüğünce kabul edildiğini ancak ödeme emrine itiraz süresinin tebliğden sonra başladığını bu nedenle takibin devamına isteminin reddedilmesinin usule ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek şikâyetinin kabulüne ve müdürlük kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Savunma:
Şikâyet olunan vekili savunmasında özetle, ödeme emri tebliğ edilmese bile borçlunun itiraz etme hakkının bulunduğunu, yapılan itirazda ve verilen müdürlük kararında hukuka aykırı bir işlem olmadığını belirterek şikâyetin reddi gerektiğini savunmuştur.
K A N I T L A R
Dosyada,
– dilekçeler,
– dayanılan belgeler,
– takip dosyası,
– müzekkere yanıtları,
kanıt olarak değerlendirilmiştir.
G E R E K Ç E
(Kanıtların Tartışılması ve Hukuksal Nitelendirme)
Uyuşmazlık takibin devamına ilişkin istemin reddine yönelik müdürlük kararının hukuka uygun olup olmadığı ve varılacak sonuca göre de şikâyet konusu işlemin kaldırılması veya düzeltilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, dayanılan hukuksal neden ve kanıtların ve takip dosyasındaki bilgi ve belgeler ışığında incelenip değerlendirilmesi sonucunda; İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasında yürütülen takipte, takibin …….. tarihli kira sözleşmesine dayandığı, ödeme emrinin 10/11/2023 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun takibe 08/11/2023 tarihinde itiraz ettiği görülmüştür. Genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itiraz hakkının doğabilmesi için ödeme emrinin borçluya tebliğ zorunludur. Bu bakımdan borçlunun henüz kendisine ödeme emri tebliğ edilmeden yaptığı itiraz geçersiz olup icra müdürlüğünce takibe devam edilmesi gerekirken aksi yönde verilen karar ise isabetsiz olmuştur. Bu nedenle şikâyet eden isteminde haklı bulunmuştur.
Şikâyet eden iddiasında haklı bulunduğundan şikâyetin kabulüne karar verilmiştir. Şikâyete konu takibin yapılmasında şikâyet olunana yüklenebilecek bir kusur yoksa yani şikâyet olunan şikâyete neden olmamış ise onun aleyhine yargılama gideri ve bu kapsamda vekâlet ücretine hükmedilmez (12. HD, 12.02.2013, E. 2012/28048, K. 2013/3914; 12. HD, 29.01.2013, E. 2012/26484, K. 2013/2811). Dosya içeriğine göre, şikâyet olunan tarafın şikâyet konusu işlemin yapılmasına neden olmadığı ve bu açıdan ona yüklenebilecek bir kusurun olmadığı anlaşıldığından, şikâyet eden yararına yargılama gideri ve bu kapsamda vekâlet ücreti hükmedilmemiştir.
K A R A R: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
(I). Şikâyetin KABULÜNE,
İstanbul …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasında …/../2023 tarihli Müdürlük kararının KALDIRILMASINA,
(II). Harçlar Yasası’na göre, karar tarihinde yürürlükte olan Harçlar Tarifesi gereğince alınan peşin harcın, karar kesinleştikten sonra istemi halinde şikâyet edene GERİ VERİLMESİNE,
(III). Şikâyet olunan tarafın şikâyet konusu işlemin yapılmasına neden olmadığı ve bu açıdan ona yüklenebilecek bir kusurun olmadığı anlaşıldığından, şikâyet eden yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
(IV). Şikâyet olunan tarafın şikâyet konusu işlemin yapılmasına neden olmadığı ve bu açıdan ona yüklenebilecek bir kusurun olmadığı anlaşıldığından, şikâyet eden tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
(V). Yatırılan avanstan kullanılmayan kısmın, HMY’nin 333/1. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra, re’sen ilgilisine GERİ VERİLMESİNE, Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi gereğince hesap numarası bildirilmiş ise ödemenin elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle YAPILMASINA, hesap numarası bildirilmemiş ise artan kısmın, masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri aracılığıyla adreste ödemeli olarak ilgilisine GÖNDERİLMESİNE,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİY’nin 363. maddesi gereğince kesin (yasa yolu kapalı) olmak üzere karar verildi.