Ecrimisil (Haksız İşgal Tazminatı)

Bu Sayfayı Paylaş

YAZARLAR

Av. Orhan MERCAN

Av. Orhan MERCAN

Avukat

  1. ECRİMİSİL (HAKSIZ İŞGAL TAZMİNATI)

Ecrimisil uygulamada ve doktrinde ismi sıklıkla geçen fakat özelinde kanuni bir temele sahip olmayan bir zarar giderim biçimi olarak kabul edilir. “zilyet olmayan malikin, malik olmayan zilyetten istediği” bedel olarak da anılmaktadır. Yani esasen bir kullanma tazminatı da denebilir. Bu yazıda ecrimisilin şartları, tabi olduğu zamanaşımı süreleri, ispatı ve usul hukukundaki durumu irdelenecektir.

Ecrimisille ilgili olarak yargı kararlarında Türk Medeni Kanunu madde 995’e atıf yapılır. Maddeye göre;

İyiniyetli olmayan zilyet bakımından

Madde 995-

 İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır. 

Madde metninde ecrimisil bakımından genel bir tanıma yer verilmiş olsa da bu tanım şartları tam anlamda barındırmamaktadır. Haksız işgal tazminatında zarar giderimi Yargıtay’ın bu konudaki kararları doğrultusunda yerleşik bir uygulamaya kavuşmuştur. Bu hususta özellikle Yargıtay İBGK E.1945/22 K.1950/4 T.08.03.1950 ve İBGK E.1937/29 K.1938/10 T.25.05.1938 tarihli kararları ilke niteliklere sahiptir.

  1. ECRİMİSİL (HAKSIZ İŞGAL TAZMİNATI) ŞARTLARI

Ecrimisil (haksız işgal) tazminatı için bırtakım şartlar aranmaktadır. Kanuni düzenlemesi olmamasından mütevellit ecrimisil için öngörülmüş şartlar yerleşik Yargıtay kararlarıyla belirlenmiştir.

2.1 Haksız İşgalin Varlığı

Ecrimisil tazminatı için gereken ilk şart haksız işgalin varlığıdır. İşgalin bir hakka dayanmaması durumunda haksız işgalin varlığı gündeme gelir. Örneğin kira sözleşmesinin sonlandırılmasına rağmen kiralananı kullanmaya devam eden kişinin bu kullanımı haksız işgali gündeme getirebilir. Yahut paylı mülkiyette olan malın paydaşlardan biri tarafından, diğerlerinin rızası hilafına kullanılması ecrimisili gündeme getirir. Bir başka örnek ise sürekli kullanım borcu doğuran bir sözleşmede sözleşmenin geçersizliği gündeme geldiğinde, maldan sürekli yararlanan kişinin kullanımı bir hakka dayanmayacaktır ve haksız işgal tazminatı talep edilebilecektir.

Yargıtay HGK E.1990/3-645 K.1991/75 T.13.02.1991 tarihli kararında Taraflar müşterek miras bırakanın, dava konusu taşınmazları tapuda satış göstermek suretiyle davalılara yaptığı temlik, davacının muris muvazaası sebebine dayanarak açtığı dava sonunda temlikte gerçek satış değil davacı mirasçıdan mal kaçırma amacını sağlamaya yönelik bağışın üstün tutulduğu görünürdeki satış akdinin muvazaa ile illetli olduğu gibi geçerli olan ancak örtülü bırakılan bağışın da yasal biçim koşullarını içermediğinden geçersiz bulunduğu gerekçesiyle iptale karar verilmiş, karar Yargıtay’ca da onanarak kesinleşmiştir.” İfadelerine yer vererek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.

2.2 Kötüniyetli Zilyet          

 

Ecrimisil için gereken ikinci şart haksız işgalin kötüniyetli zilyet tarafından gerçekleştirilmiş olmasıdır. Türk Medeni Kanununa göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyetli sayılmamaktadır. Bu durum yargı kararlarında da “iyiniyetli olmayan haksız zilyetten” denmek suretiyle şart haline getirilmiştir. Nitekim Yargıtay’ın İBGK E.1945/22 K.1950/4 T.08.03.1950 tarihli kararındaki şu ifade de “Hak sahibi malın elinde bulunmamasından dolayı duçar olduğu zararın tazminini ister.” malın hak sahibinin elinde olmamasından dolayı tazmin istemesini belirtir. Yani malı yedinde bulunduran kişinin zilyetliği hakka dayanmamalıdır. Kendisinin olmadığını bildiği halde tarlayı ekip semerelendiren kişinin iyi niyetinden bahsedilemez. Bu sebepten dolayı haksız işgal tazminatına mahkûm edilebilir. Elbette ki bu şart her somut olay özelinde değerlendirilir. Objektif bir değerlendirme yoluna gidilemez.

 

2.3 Zarar

 

Ecrimisil için aranan üçüncü şart haksız işgal neticesinde zararın meydana gelmiş olmasıdır. Hak sahibinin, fuzuli işgal neticesinde, zararının doğmamış olması halinde tazminat istenemeyecektir. Ecrimisil haksız fiil benzeri bir zarar giderim biçimidir ve haksız fiilden ayrılan yönü zarara sebebiyet verilmesinde kusur aranmamaktadır. “Başkasının taşınmazını haksız olarak kullanmış olan kötü niyetli kimse, o taşınmazı haksız olarak elinde tutmuş olmasından doğan zararları ve elde ettiği ya da elde etmeği ihmal eylediği semereleri tazmin ile yükümlüdür.” (YİBK. 08.03.1950, E. 1949/22, K. 1950/4). Yararlanmanın engellenmesi veya güçleşmesi zararın meydana gelmesi için yeterlidir. Haksız işgale konu mala verilen zararlar için ecrimisil yerine haksız fiile ilişkin tazminat sorumluluğuna gidilir.

 

2.4 İntifadan Men

 

Ecrimisil için aranan dördüncü şart intifadan men şartıdır. Bu şart malik tarafından farklı şekillerde yerine getirilebilir. Bir şekil şartına tabi değildir. İhtarname suretiyle bu şartın yerine getirilmesi en sağlıklı yol olacaktır. İntifadan men şartı paylı yahut elbirliği ile mülkiyet söz konusu olduğunda gündeme gelmektedir. Ecrimisile konu edilen taşınmazlarda taraflar paydaştır. Paydaşlar (kural olarak) intifadan men edilmedikçe birbirinden ecrimisil isteyemezler.” (Y 3. HD E.2005/3636 K.2005/4165 T.14.04.2005). İntifadan men şartı sağlanmadığı sürece haksız işgal tazminatı talep edilemeyecektir. Belirtmek gerekir ki men şartından önceki bir döneme ilişkin haksız işgal tazminatı talep edilemez.

 

  • İntifadan Men Şartının Aranmadığı Haller

 

  • Doğal, maddi veya hukuki semere getiren bir mal haksız işgal tazminatına konu yapılacaksa men şartı aranmaz.

 

Örneğin meyve yetiştirilen bir bahçe veya ekilen bir tarlanın haksız işgal tazminatına konu edilmesinde men şartı aranmaz. Keza paylı mülkiyette bulunan malın paydaşların rızası alınmaksızın kiraya verilmesi de ecrimisil konusu yapılabilecektir.

  • Paydaşlar arasında daha öncesinde taşınmaz aynına ilişkin bir davanın ikame edilmiş olması halinde bu şart aranmamaktadır.

Örneğin henüz paylaşım yapılmadan önce bir kardeşin diğer bir kardeşe karşı ecrimisil davası açması, mahkemeden ortaklığın giderilmesini(izale-i şuyuu) talep etmesi gibi davaların ikame edilmiş olması halinde men şartı aranmaz.

  • Bir üstte yer alan davalardan birinin açılmış olup da bir şekilde reddedilmesi durumunda da artık intifadan men şartı aranmaz. Nitekim artık bu şart ilk davanın açılması ile birlikte sağlanmış; tekrarlanmasına ihtiyaç duyulmamıştır.

 

  • Tazminat davasına konu taşınmazda payı olmayan kişiye karşı açılacak davalarda intifadan men şartı aranamamaktadır.

 

  • Türk Medeni Kanununa göre “gaip” sayılan kimseler için men şartı aranmamaktadır.

 

NOT: İntifadan men şartının gerekmediği durumlar için özel bir ispat şekli öngörülmemiş olup her türlü delille ispatlanabilmektedir.

  1. ZAMANAŞIMI SÜRELERİ, İSPATI VE USUL HUKUKUNDAKİ DURUMU

Haksız işgal tazminatı bakımından kanunda bir zamanaşımı süresi öngörülmemiş; Yargıtay İBGK E.1937/29 K.1938/10 T.25.05.1938 kararından günümüze beş yıl olarak uygulana gelmiştir.

 

Ecrimisil davasında ispat yükü davacı taraf üzerindedir. Yani asıl hak sahibi olduğunu iddia eden kimse bu iddiasını ve haksız işgalin varlığını ispatla mükelleftir. İspat bakımından özel bir düzenleme yer almamaktadır. Haksız işgalin varlığı hukuka uygun delillerle ispatlanabilir.

 

Ecrimisil özel bir zarar giderim biçimidir. Hesaplanmasında en azı kira bedeli; en fazlası ise mahrum kalınan gelir kaybına karşılık gelir. İspatı bakımından özel bir şekil şartı aranmamaktadır. Davalı tarafın kullandığı taşınmazların kullanımından kaynaklı zararlar (olumlu) ile hak sahibi davacının yoksun kaldığı yarar (olumsuz) ecrimisilin kapsamını belirler. (Y. HGK. 25.02.2004, E. 2004/1-120, K. 2004/-96). Nitekim Türk Medeni Kanunu 995. Maddesi de iyi niyetli olmayan zilyedin “haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.” sorumlu olduğu kapsamı belirtmektedir. Taşınmazın büyüklüğü-niteliği-çevre özelliklerinin nazara alınarak, bilirkişi tarafından yapılacak inceleme neticesinde taşınmaz rayicinin tespit edilmesi, sonraki dönemler için fiyat endekslerine göre artış oranının belirlenmesi ve bu bedellere göre tazminat miktarının takdiri gerekir.